Organik tohum; genetik olarak yapısı değiştirilmemiş veya dışarıdan müdahale edilmemiş doğal tohum demektir.Organik tohum derken yediğimiz içtiğimiz hemen her şeyin doğallığını kaybetmesinden de bahsetmek lazım.
Tamamen kazancın arttırılması amacıyla insan sağlığının hiçe sayıldığı bir dönemdeyiz. Gelişmiş ülkeler, sebze ve meyve ithalatlarında çok katı tutum sergiliyorlar. Hormonlu ve doğal olmayan hiçbir şeyi ülke sınırlarına sokmuyorlar. İsrail, durmaksızın tohum genetiğiyle oynuyor; dünyanın sağlığını bozup ilaç firmalarının ekmeğine yağ sürüyor.
Organik tohum neredeyse kaybolmaya yüz tutmuş durumda. Üreticinin de işine gelmiyor bu tohumları kullanmak. Hem pahalı hem de verimsizler. Hep daha fazla kazanmak adına neslimizin geleceği ile oynuyoruz. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yaptırımları yetersiz. Kısacası durum vahim.
Organik Tohum Bulmak Nerdeyse İmkansız
Organik tohum neden talep görmüyor?
Organik tohum neden bulunmuyor? Organik tohum neden pahalı? Gibi soruların yanıtını zaten biliyorsunuz. Hep daha fazla kazanmak adına üreticiler birer canavara dönüşmüş durumda. Mevsiminde yenilen sebze ve meyvenin faydaları saymakla bitmiyor. Gel gör ki mevsiminde yetişen ürünlerin bile organik olanını bulmak nedeyse imkansız. Ekenler de kendi sofrası için ekiyor.
Organik Gıda Aslında Şifadır Organik olan her gıda bir nevi şifadır. Tedavi edici özelliği vardır. Vücut direncini arttırır, hastalıklara karşı kalkan oluşturur. GDO’lu besinler içerdikleri kimyasallarla dehşet saçıyor. Raf ömrü uzatılmak istenilen her ürünün kimyasal içeriği var. Doğal üretim, doğal bitki, meyve ve sebzelerin neredeyse nesli tükenecek boyutlara geldi.
Organik tohum ekmek ve bundan kazanç beklemek ahmaklık olarak görülmekte. Oysa ki organik olarak elde edilen sebze ve meyvelerin alıcıları daha fazla. Hiçbir zaman fiyatına da bakmıyorlar. Demek oluyor ki 1 ton organik olmayan domatesi 1 TL den satıp 1000 TL kazanan biri aynı zamanda insanlara karşı haksızlık ediyor. Diğer taraftan 250 Kilo üretip 4 TL den satan kişi hem insan sağlığına da katkı sağlamış oluyor. Tarımsal giderlerini de azaltmış oluyor.
Organik tarım konusunda devletin kararlı adım atması gerekiyor.
Avrupa’dan geri gönderilen veya Rusya gibi ülkeler tarafından kabul edilmeyen tarım ürünlerini vatandaşımıza neden yediriyoruz? Bu soruyu sormak lazım.
Tarım ve hayvancılık konusunda dünyaya ders vermiş bir milletin evlatları artık köylerden ve mezralardan şehirlere kaçıyorlar. Binlerce dönüm arazi ekeni biçeni olmadığından atıl bir vaziyette. Çoğu gıda firması aynı zamanda birer ilaç firması. Bir yandan sizlerin sağlığını gıdalar ile etkileyerek ilaçlara bağlı hale getiriyorlar, bir yandan da esas çözülebilecek sorunları çözmeyip daha uzun süre çile çekmenizi sağlamaya çalışıyorlar. Türkiye’nin bu konuda bir an önce bilinçlenmesi ve karşı önlemler alması gereklidir.
